Katil Palyaço Pogo: John Wayne Gacy



2 Ocak 1972'de, 16 yaşındaki Timothy McCoy kahvaltı hazırlamak için erkenden kalktı. Bir gece önce Chicago otobüs terminalinde John Wayne Gacy ile tanışmış ve Noel'i Michigan'da geçirdikten sonra Iowa'ya dönerken Gacy'nin yanında kalmasına izin vermişti.

McCoy yumurta ve domuz pastırması getirip masayı iki kişilik hazırladı. Sonra Gacy'yi uyandırmak için merdivenlerden yukarı çıktı, ancak kullandığı bıçağı bırakmadığını fark etmedi. Bundan sonra olanlar John Wayne Gacy'nin hayatının geri kalanı için sahneyi belirleyecekti. Çocuğun zarar verme niyetinde olmadığını fark etmeyen Gacy, onu göğsünden bıçaklayarak öldürdü. Daha sonra cesedi evinin altındaki boşluğa gömdü ve mezarın üzerini betonla kapattı.

McCoy'u öldürmenin Gacy'ye "akıllara durgunluk veren bir orgazm" yaşattığı söyleniyor. İddiaya göre cinayet bir hataydı ama Gacy'ye hayatının geri kalanında arzulayacağı "nihai heyecanı" aşılamıştı. Sonraki altı yıl boyunca Timothy McCoy'un cesedine düzinelerce ceset daha katılacaktı. Ve tüm bu süre boyunca Gacy, toplumun namuslu bir üyesiymiş gibi davrandı. Partilerde ve hastanelerde "Palyaço Pogo" olarak gösteri yapıyordu ama cinayet eğilimi şaka değildi. Yakalandığında, "Katil Palyaço" arkasında en az 33 kurban biriktirmişti.


Palyaçolar, özellikle çocuklar olmak üzere yaptıkları şaklabanlıklarla insanları eğlendirirler değil mi?

Elbet aramızda palyaço korkusu yani koulrofobisi olanlarınızda vardır ama yine de palyaçolar genelde sevilirler. Rengarek makyajlarıyla ve az önce de söylediğim gibi, türlü şaklabanlıklarıyla çocukların hoşlarına giderler.

Bundan yıllar önce yaşamış bir palyaço vardı ki… normal bir palyaçonun sahip olduğu özelliklerin yanında birkaç şeye daha sahipti.

Örneğin cinayet, çeşitlerce işkence yöntemleri, çocuklara tecavüz ve sonrasında onları öldürmek, yine sonra onların cansız bedenlerine tekrar tecavüz…

Video başında da bahsettiğimiz John Wayne, Amerika'nın en meşhur seri katillerinden biri. Diğer adıyla katil palyaço. Ya da Chicago halkı tarafından bilinen ismi ise “Palyaço Pogo.”

ilk nefesini 1942'de Chicago’da aldı. Neredeyse tüm katillerin, hatta katille kısıtlamak istemiyorum neredeyse tüm suçluların bu denli korkunç hale gelmelerindeki en büyük etken çocukluklarıdır. Yani dolaylı olarak aileleridir.

Çocukluğunu babası tarafından ağır hasarlar alarak geçirdi. Kalbinin karanlık bölümünün büyük bir kısmını alkol ve şiddet bağımlısı olan babası yarattı. Birinci Dünya Savaşı gazilerinden biri olan Gacy’nin babası John stanley, kendi karısını yani Gacy’nin annesini onun gözü önünde dövüyordu ve cinsel şiddet uyguluyordu. Gacy’nin kardeşleride ufacık bir hata dahi yapsalar aynı tavıra maruz kalıyorlardı.

Küçük yavrularını dövüyor, sözlü ve fiziksel taciz ediyordu. Gacy'nin kendisinden 2 yaş büyük bir ablası ve kendisinden 2 yaş küçük bir kız kardeşi vardı. Yani Gacy, üç çocuk arasındaki tek erkekti. Aktif bir yaşama sahip olmasına izin vermeyecek doğuştan gelen bir kalp rahatsızlığı vardı. İşte sırf bu yüzden babası onu 'başarısız çocuk' olarak gördü. Meşhur 'bu çocuk olmadı' sözündeki çocuk, bu hikayede gençliğiydi. Babası ona sürekli 'hanım evladı' damgası vuruyordu ve davranışlarıyla da bunu ona hep hissettiriyordu. Babası, ona tıpkı bir kız çocuğuymuş gibi davranıyordu

Bu düşüncesiz baba diyeceğim ama umuyorum ki rahatsız olmazsınız. Gacy, 11 yaşında parkta oynarken kafasına şiddetli hızda bir salıncak darbesi yedi. 16 yaşına kadar, yani doktor beynindeki kan pıhtısını kesinleştirip tedaviyi başlatana kadar, 5 yıl boyunca kesik kesik hafıza kayıpları yaşadı.

Belki hastaneye gitmemeliydi, belki de dönemin yetersiz koşullarıydı, bunu bilemiyoruz. Gacy, çocukluğunu farkında olmadığı ama sürekli olarak açılan yeni yaralarıyla afallayarak da olsa bir şekilde atlattıktan sonra, uğradığı tacizlere ve şiddete daha fazla tahammül edemeyip ailesiyle olan ilişkisini en ince bağına kadar kesip Vegas'a taşındı. Burada morg asistanlığı yapmaya başladı. İşte Gacy'nin cesetlerle ilk tanışıklığı burada oldu. Her gün çeşitli ölüler görüyordu. Normalde cesetlere karşı art niyetli bir düşüncesi ya da duygusu yoktu.

Ta ki, bir gece seçtiği rastgele bir erkek cesediyle aynı tabuta girme fikrini aklına getirene kadar. Evet, gerisi bir gece seçtiği rastgele bir erkek cesediyle aynı tabuta girdi ve yanına uzandı. Saatler boyunca ölü kişinin buz kesmiş bedenine temas etti, onu okşadı. Daha sonraları, Gacy'nin onlarla konuştuğu ve sık sık ilişkiye girmeye çalıştığı ortaya çıktı. Bu olaydan sonra Gacy, morg müdürünün şüphelendiğini ve bir şeylerin farkına varmaya başladığını anladığında işinden istifa etti. Bir nevi kaçtığı da denebilir. Chicago'ya geri döndü, ama yalnızca Chicago'ya geri döndü; ailesinin yanına değil. İyi bir pazarlama yeteneğine sahipti, müşterilerle iletişimi çok iyiydi.

Ortasında biri takıldı mı, ona o ürünü kesin satardı, yani Türk esnaf gibi düşünebilirsiniz. Geçimini sağlayabilmek için para kazanmak zorunda olan Gacy, bir ayakkabıcıda 1 yıl sürecek bir çalışma hayatına başladı. Burada, gelecekte karısı olacak çalışma arkadaşı Merlin Myers ile tanıştı. 1964'te evlendiler. Merlin'in babası Amerika'nın Uhu şehrinde günümüzde de yakından tanıdığımız KFC restoran zincirinin 3 şubesine sahipti. Merlin'in babasının restoranlarından birinde çalışması amacıyla Utah'a taşındılar. Kayınpederi sayesinde bir KFC restoranının başındaydı.

İyi bir işi vardı ve Gacy'nin Merlin'den iki çocuğu oldu. Görünüşte son derece mutlu bir aile gibiydiler, ama bu sadece çizdikleri sahte bir tabloydu. Gerçekler pek de göründüğü gibi değildi. Tıpkı Gacy'nin dışarıdan yumuşak ve ponçik görünen yüzü gibi. Restoranı başarıyla yürütmeye devam ederken, Gacy aynı dönemlerde palyaçolukla da ilgilenmeye başladı. Kendini en iyi palyaçolukta bulduğunu düşünüyordu. Keşke düşünmeseydi, ama diyemiyorum.


Çünkü gerçekten bir yere kadar çok iyi biri gibiydi. O, herkes tarafından aşırı merhametli, iyi huylu, yardımsever biri olarak tanınıyordu ve gerçekten de öyleydi, yani öyle görünüyordu. İşlettiği restorana gelen durumu kötü gençlere ücretsiz yemek veriyor, konaklamaları için yer ayarlıyordu. Restoran dışındaki boş vakitlerinde çevre hastanelere gidip tedavi gören hasta çocukları biraz olsun güldürebilmek, neşelendirebilmek adına palyaço kılığına girip onlara gösteriler yapardı. Toplum tarafından örnek insan olarak gösterilen, melek gibi biriydi.

Yani en azından öyle görünüyordu, öyle gösteriyordu ama aslında gerisi için hiçbir şey göründüğü gibi değildi. O anki durumundan asla memnun değildi çünkü sürekli olarak baskıladığı duygularıyla yaşıyordu. Gerçekten çok kısa bir süre kendine hakim olabildikten sonra, baskıladığı duygular patlak verdi.

Ve restoranında istihdam sağladığı gençlere taciz girişimlerinde bulunmaya başladı.

Bu arada bu gençler sadece erkeklerden oluşuyordu. Onlara biraz yemek veya konaklama karşılığında cinsellik teklif etmeye başladı. Kabul etmeyenleri de buna zorluyordu. İşte bu hamleler Gacy'nin düşüşünün başlangıcıydı. Önceki hayatını kendi elleriyle an itibariyle bitirmiş yeni karanlık ve kanlı hayatını başlatmıştı.

Gacy hapishanede yine etkili bir şekilde mahkumlar arasında itibar kazanmayı başardı. Hatta ilk yıllarında örnek bir mahkum olarak bile gösterildi. Hapishane avlusundaki bir golf sahasının yönetiminden sorumluydu ve hapishane çalışanlarına zam yapılmasını sağladı. Kısacası, hapishanenin geliştirilmesine önemli katkılarda bulundu. Gerçekten oyunu çok iyi oynuyordu ve kendini bambaşka biri olarak tanıtmayı başardı.

Mahkum arkadaşlarının gazabından korunmak amacıyla heteroseksüelmiş ve eşcinsellerden nefret ediyormuş gibi tanıttı.

Hapishanede geçirdiği yıllarda Gacy'nin palyaçoluk ilgisi iyice arttı. Hücresinin duvarlarına sık sık palyaço resimleri çiziyor, yüzüne çeşitli palyaço makyajları yapıyordu. Arada bir mahkumlara küçük gösteriler bile düzenliyordu. Hapishane hayatı, palyaçoluk yeteneğini geliştirmesi için bir fırsat oldu. Toplam 10 yıllık hapis cezasının yalnızca 18 ayını yattıktan sonra, 1971'de şartlı tahliye edildi ve Chicago'ya döndü.

Dönüp dolaşıp yolunu hep doğduğu yere, Chicago'ya çıkıyor. Bu arada, hapishanede olduğu sırada ona berbat bir çocukluk yaşatan babası Jack Stanley öldü. Kendisinin bundan acı duyup duymadığını ise bilinmez.

Gacy hapisten çıktıktan yalnızca 8 ay sonra gay bi gencin suçlamasıyla, tecavüz girişiminde ve başkalarının huzurunu kaçıran davranışlarda bulunduğu için tekrar gözaltına alındı.

Ama bu suç duyurusunda bulunan gey genç yorgunluğu gerekçesiyle ifade vermeye gelmediği için Gacy 'ye yapılan suçlamalar boşa çıktı.

Olaydan 3 yıl sonra, 1975'te Gacy hayatına sıfırdan başlamaya karar verdi. Kendine ait bir inşaat şirketi kurdu, yeni bir kadınla tanıştı, evlendi ve işte, zeminine 33 ceset gömeceği yeni evlerine taşındılar.

Gacy bir yandan inşaat şirketini yönetirken, diğer yandan palyaçoluk kariyerine devam ediyordu. Palyaçoluk hayatında açtığı her yeni sayfaya aktif olarak dahil oluyordu. Hapisten önceki gibi çevre hastanelerdeki çocuklara gösteriler hazırlayıp onları eğlendiriyordu. Boş zamanlarında evinde sık sık partiler düzenliyordu. Şaşırtıcı bir şekilde, evine kurduğu bir tiki bar sadece bu partiler için değil, aynı zamanda politika ile de ilgilenmesi için bir alan sağlıyordu.

Gacy, Amerika'nın en büyük iki partisinden biri olan Demokrat Parti'nin mahalle temsilcisiydi ve vatandaşlar için hayır programları düzenliyordu. Hatta dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter'ın eşi Rosalynn Carter ile birlikte çekildiği fotoğrafı bile vardı. Ancak giysisinin yüzündeki hoşnutsuz ifade, sanki koca first lady ile fotoğraf çekilmek istiyormuş gibi görünüyordu. Gacy, ücretsiz olarak sık sık düzenlediği hayır partileriyle ve çocukları eğlendirdiği gösterileriyle yeni mahallesinde çok sevilen biri haline geldi.

1976'da Gacy'nin ikinci eşi Gacy’e, tahmin edilemeyen dengesiz tavırları ve gay dergilerine olan takıntısından dolayı ondan ayrıldı.

Evet, şimdi gayesi'nin karanlık sırları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. Robert, 15 yaşında, gayesi'nin inşaat işini yaptığı Nissan adlı eczanede çalışıyordu. 1978'de bir gün, Robert'ın annesi, mesaisini bitirip onu almak için eczaneye gitti, ancak Robert'ı göremedi. Robert'ın çalışma arkadaşı, onu en son bir adamla gördüğünü söyledi. Annesi o günden sonra Robert'ı sadece bir kez görebildi. O da çürümüş bir ceset olarak…

İşte en son Robert ile birlikte görünen o adam Gacy'di.

Kayıp ihbarları ve Gacy’e yönelen şikayetler üzerine dedektifler Gacy’nin geçmişini araştırdıklarında bir geyle zorla cinsel ilişki kurduğu için hapis yattığını gördüklerinde bazı şeyler onlar için biraz daha kolay hale geldi.

Bu bilgi ile birlikte Gacy’nin evine arama kararı çıktı. Polisler evi incelerken evin altında sürünerek girilebilecek bir yer buldular. Bu yerden buram buram eskimiş küflü bir koku geliyordu. Evet aslında bu ceset kokusuydu ancak dedektifler bu kokunun sızıntı yapan bir lağım borusundan geldiğini düşündüler ve orayı göz ardı ettiler.

Çevreye biraz daha bakındıktan sonra ciddi bir delil bulamadıklarına karar verip yanlış ihbar bildirisiyle merkeze döndüler ama sonrasında merkezde Gacy’nin evinden aldıkları eşyaları incelerken, bu eşyaların aslında ciddi birer delil olduklarını fark ettiler.

Mesela evde buldukları bu mont, kaybolan gencimiz Robert'e aitti. İşte bakın, Robert'ün üzerindeki mont. Ayrıca, yine Gacy'nin evinde buldukları bu yüzüğün, bir yıl önce kaybolan başka bir gence ait olduğunu öğrendiler. Bu bilgilerle dedektifler, durumun ciddiyetini ve önemini anlayarak hızlıca ve kendinden emin bir şekilde ikinci bir adım kararı aldılar. Bu hamlenin gerçek anlamda sonuç vereceğine inanıyorlardı.

Artık Gacy'nin tüm sakladıkları ortaya çıkmaya başladı. Mesela öldürdüğü çocukların cesetleri gibi… Artık kaçacak yolu olmayan Gacy, polislere işlediği tüm suçları itiraf etmeye başladı. Hatta polislere yardımcı olmak amacıyla, evinin bahçesine ve bodrumuna gömdüğü kişilerin bulunduğu yerlerin detaylı bir haritasını da çizdi.

Ekipler, Gacy'nin evinin altını üstüne getirdiler. Aylarca süren çalışmalarında, Gacy'nin kurbanlarının cansız bedenleri teker teker ortaya çıkıyordu. O günlerde televizyon kanalları sürekli olarak olayı haberleştiriyorlardı. Öyle ki, Gacy'nin evi hem Amerika'da hem de yurt dışında tanınır hale geldi.

Katil palyaço, 1974'ten 1978'e kadar 4 yıl içinde toplam 33 çocuğu işkencelerle öldürmüş ve 29’unun cesedini kendi evinin bodrumuna ve bahçesine gömmüştü. Dört tanesini ise nehre atmıştı.

Kurbanların kimlikleri ortaya çıkarken Dedektifler hepsinin erkek olduğunu fark etti.

Gacy'nin hedefine kestirdiği kurbanları eve getirmek için kullandığı birkaç yöntem vardı. Mesela bazen polis kılığına giriyor, yol kenarından rastgele bir genci, polis izlenimi verdiği arabasına alıyordu. Bazı zamanlarda ise sıradan bir sivil gibi görünüyor, evinde ücretsiz parti yapma veya birlikte eğlenceli şeyler yapma vaadiyle arabasına alıp evine götürüyordu. Bazen basitçe silah zoruyla ortasına takılan gençleri ilk başta çeşitli numaralarıyla eğlendiriyordu. Mesela bir kelepçeyi gösterip o kelepçenin sihirbazlık aleti olduğunu söyleyip bileklerine takıyordu. İşte bu, o kelepçe. Ve evet, aslında o bir sihirbazlık aleti değil, bildiğiniz polis kelepçesi. Bunları çocuğun bileklerine taktıktan sonra psikopat bir gülüşle anahtarı çocuğun gözü önünde sallandırıyordu.

Sonrasında bu acımasız, gence uyuşturucu veriyor, uyuşmuş ve güçsüz bedenlerine tecavüz ediyordu. Ek olarak çeşit çeşit işkenceler de uyguluyordu.

Uyguladığı yöntemlerden biraz bahsedeyim, fakat lütfen hassas olanlar videoyu açıklamalarda bahsettiğim dakikada ilrti alsın.

Vücutlarına sıcak mum damlatmak, banyodaki küvetinde veya bir ip ve tahta parçası yardımıyla boğmak, kendi yaptığı bir dikenli sandalyeye oturtup üzerlerine işemek, vücutlarına tüm ağırlığıyla oturmak…

İsterseniz bazı kurbanlarına göz atalım.

Tim McCoy, Greyhound Bus Boy… 16 yaşındaydı ve Gacy'nin ilk kurbanıydı. Tim McCoy, bir otobüs durağında bekliyordu. Gacy, arabasıyla Durağan önünden geçerken onu gözüne kestirdi ve kandırarak evine götürdü. Onu göğsünden 4 kez bıçaklayarak öldürdü. Dedektifler Gacy'nin yatak odasındaki halının altında bir kan lekesi görmüşlerdi. İşte o kan, Tim 'e aitti.

William "Billy" Carroll, 16 yaşında abisinin doğum gününde Gacy tarafından kaçırıldı. Tecavüz ve işkence edildi. Acılar içinde öldürüldü.

Gregory Godzik 17 yaşındaydı, sadece kız arkadaşıyla buluşmak istiyordu. Evden çıktı ve bir daha geri dönmedi, dönemedi.

Tommy Baling, 20 yaşındaydı. Onun 3 yaşında bir oğlu vardı, yani o bir babaydı. Gacy tarafından tecavüze uğradı, işkencelerle öldürüldü.

Bir sürü daha masum kurbanı var Gacy'nin. Onun eğlencesi, kurbanı acılar İçinde yaşamına veda ettikten sonra dahi bitmiyordu.

Cesetlerini de tecavüz ediyordu. Yakalandıktan sonra itiraf etti, bazı cesetleri gömmeden önce birkaç gün yatağında veya dolabında tuttuğunu…

Sonrasında çürümeyi hızlandırmak için limon suyuna buladıktan sonra evinin bodrum katına veya bahçesine gömüyordu. Tüm bu korkunç şeyleri yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi gündelik yaşamına geri dönüyordu. İyi örnek bir vatandaş imajı çiziyordu.

Gacy ifadelerinde işlediği bu cinayetlerin hiçbirinden pişmanlık duymadığını söyledi.

Demek ki her palyaço sadece güldürmüyormuş. Aynı zamanda öldüredebiliyormuş.