Seri Katil Gibi Düşün: Ted Bundy Psikolojik Analiz



Youtube videosu için: 

Harun Yılmaz Seri Katil Gibi Düşün - Ted Bundy'nin Zinhine Yolculuk


 24 Kasım'da doğan Theodore Robert Bundy, belki de tüm zamanların en ünlü ve popüler seri katili. En az otuz altı kadının cinayetinden sorumluydu. Milyonlarca insan, Bundy'nin idamından otuz yıl sonra hala Bundy'ye büyük ilgi gösteriyor. Bunun çeşitli nedenleri var tabii; netflix gibi, amazon gibi platformlarda olan bir sürü belgeseller, kitaplar, ya da bizim gibi youtuber’lar sayesinde ilgi üzerinden hiçbir zaman eksik olmuyor.

Çünkü ikili bir hayat sürmesi, uzun süreli bir ilişki yaşaması, üniversiteye gitmesi, siyasi bir kariyer inşa etmesi ve tüm bunları yaparken gizlice kadınları soğukkanlılıkla öldürmesi normal bir davranış değil.

Peki hiç düşündünüz mü? En az 36 kişiyi öldürmüş kişi neyi yanlış yaptı? Ne oldu da yakalandı? Ne düşündü? Ted Bundy’i en çok ne etkiliyordu?

Psikologlar onu yıllarca incelediler.

Şunu söylemek istiyorum, psikologlar bile her zaman birbiriyle hemfikir olmaz ve bir bireyin kişilik bozukluğu tanısı karmaşık bir süreçtir.

Klinik ve adli psikolog Darrel Turner’ın dediğine göre Ted Bundy, kelimenin tam anlamıyla bir psikopatın klasik tanımıdır.

Peki Ted neler yapıyordu?

Kurbanlarına genellikle halka açık yerlerde yaklaşıyor, yaralanmış ya da sakatlanmış gibi davranıyordu; sonra onları tenha yerlerde etkisiz hale getirip saldırıyordu. Bazen kurbanlarını tekrar ziyaret ediyor, çürüyen cesetleriyle cinsel ilişkiye giriyordu.

Bundy gibi psikopat bir katil için soğukkanlı ve duygusuz bir tavır, keskin zeka ve çekici kişilikle birleştiğinde, çok etkili bir avcı olmasını sağlar. Onda, belki de ilk göze çarpan şey, empati eksikliğiydi.

Acıma veya pişmanlık hissedemiyordu.

Bakın, hissetmiyordu değil; hissedemiyordu.

İnsan hayatını değerli bulmazdı ve yaptıklarının sonuçlarıyla ilgilenmezdi. Duygusuz, kayıtsız ve acımasızdı. Yani, Antisosyal kişilik bozukluğu, Bundy'nin psikolojik profilindeki en belirgin özelliklerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Ayrıca 73 psikologdan oluşan bir grup , 2007'de Ted Bundy'nin ruh sağlığını incelemek için Kentucky Üniversitesi ile bir araya geldi ve neredeyse hepsi onun antisosyal kişilik bozukluğu (ASPD) olduğunu kabul etti.

Bundy için güç/kontrol seri katiliydi diyebiliriz. Böyle bir katilin temel motivasyonu kurbanlarına hükmetmektir. Bundy avına işkence etmekten zevk alıyordu ve bunu cinsel olarak tahrik edici buluyordu, ancak kurbanları üzerindeki güç ve kontrolünün en tatmin edici ve nihai ifadesi cinayet eylemiydi.

Bundy'nin kendine olan aşırı güveni, büyüklenmeci davranışları ve sürekli olarak dikkat ve hayranlık arayışı, Narsistik Kişilik Bozukluğu’nun temel belirtilerindendir.

Bundy sabırlıydı ve normalde kurbanlarını kendi sadist zevkini uzatmak için yavaşça öldürürdü. Bu tür davranışlar güçlendiricidir çünkü Bundy kurbanlarının ne zaman, nasıl ve hangi koşullar altında öleceğine karar verebiliyordu. Bundy'nin kendisini üstün ve ayrıcalıklı görmesi, başkalarının yaşamlarını değersizleştirmesi ve sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi, onun narsistik kişilik özelliklerini açıkça ortaya koyar. Ayrıca, Bundy'nin cazibesi ve manipülatif davranışları, onun narsistik arzularını tatmin etmek ve başkalarını kontrol etmek için kullandığı araçlardır. Hatta Bundy kurbanlarına cinsel saldırıda bulundu ancak bu şehvetten kaynaklanmıyordu. Bunun yerine, tecavüz, kurbanlarına hükmetmenin ve onları kontrol etmenin başka bir yoluydu. Ayrıca, Bundy kurbanlarına öldükten sonra bile ilgisini kaybetmedi. Bazen, ölen kişi üzerindeki hakimiyetini ve kontrolünü sürdürmek için cinayetten uzun süre sonra kurbanın çürüyen cesediyle seks yapmak için geri dönerdi. He tabi bunun sebeplerinden biri de şu olabilir,

Nekrofili reddedilme olasılığını tamamen ortadan kaldırıyor.

Bundy'nin terk edilme korkusu ve buna bağlı olarak gösterdiği aşırı tepkiler de borderline kişilik bozukluğunun bir diğer önemli belirtisi. BPD'li kişiler, gerçek veya hayali bir terk edilme durumunda aşırı tepkiler verebilirler. Bundy'nin ilişkilerinde gösterdiği yoğun ve tutkulu bağlılıklar, ardından gelen ani soğumalar ve manipülatif davranışlar, bu korkuların bir yansıması olabilir. Öfke, depresyon ve anksiyete gibi duygular arasında hızlı geçişler yapabilirler. Bu duygusal dalgalanmalar, Bundy’nin zaman zaman gösterdiği şiddetli öfke patlamaları ve ardından gelen soğukkanlılıkla açıklanabilir.

Eski FBI profil uzmanı John Douglas, bir kurbandan kalan bir tutam saç, mücevher, kimlik veya suçla ilgili bir gazete kupürü gibi hatıraları saklamanın Bundy'nin gizli fantezisini uzatmaya ve hatta beslemeye yardımcı olduğunu söylüyor. Bundy cinayetleri arasında ve gelecekteki kurbanlarını hedeflerken, geçmişteki cinayetlerini fantezi yoluyla yeniden yaşamasına yardımcı olması için sık sık hatıralarını çıkarırdı. Sakladığı hatıralar, katilin birçok kurbanının her birini hatırlamasına yardımcı oluyordu.

Bundy bazen mücevher gibi ödüllerini bir kadın arkadaşına ya da tanıdığına verirdi. Alıcı, ödülün alındığı sırada kendisine psikolojik acı veren biri olabilirdi. Fare yakalayıp özel eşyayı sahibine veren bir kedi gibi Bundy de bir ödülü eve götürüp sevgilisine hediye etmekten hoşlanırdı.

Özellikle Bundy hayatındaki bir kadına bir mücevher verir ve

"Bak sokakta ne buldum. Bunu senin almanı istiyorum." derdi.​

Bundy daha sonra bu ödülün kadın arkadaşı tarafından takıldığını gördüğünde, bu onun gizli oyununun bir parçası haline geldi. Onun bunu takmasına bakıyor ve bunu elde etmek için tecavüz edip öldürdüğü kurbanla ilgili fanteziler kuruyordu. Bundy böyle anlarda kendi kendine büyük bir zevkle şöyle düşündüğünü söyledi:

"Keşke taktığı kolyenin benim öldürdüğüm birinden geldiğini bilseydi."

Yani Ted için Sadistik Kişilik Bozukluğu’na da sahipti diyebiliriz.

Sadistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler, başkalarına acı çektirmekten ve bu acıyı hatırlayarak yeniden yaşamaktan zevk alırlar. Bundy’nin kurbanlarından aldığı mücevherleri kadın arkadaşlarına vermesi ve bu eylemden haz duyması, sadistik bir tatmin sağladığını gösterir. Kurbanın acısını ve kendi gücünü hatırlamak, bu tatmini artırır.

Yine de Ted Bundy, bir akıl hastalığı olduğunu tamamen inkar ediyordu, hatta avukatları onun akli dengesinin yerinde olmadığını kanıtlayarak ölüm cezasını ertelemeye çalıştıklarında : "Deli, akıl hastası, yetersiz ya da başka bir şey olmadığımı biliyordum. Avukatlarımın bu savunmayı dikkate almamız gerektiği yönündeki önerileri bile beni aşağıladı. Deli olmadığımı çok iyi biliyorlardı." demişti.

1975'te Colorado'da tutuklandıktan sonra Bundy iki dramatik hapishane kaçışı planladı ve 1978'de Florida'da nihai olarak yakalanmadan önce üç cinayet de dahil olmak üzere başka saldırılar gerçekleştirdi. Bundy 24 Ocak 1989'da Florida Eyalet Hapishanesi'nde elektrikli sandalyede idam edildi.

Cazibesi, yakışıklılığı, keskin zekası, hükmetme ihtiyacı ve soğukkanlı, psikopat kişiliğinin eşsiz birleşimi Bundy'yi üretken bir seri katil -neredeyse mükemmel bir ölüm makinesi- haline getirmiş ve bugün bile bizi büyülemeye ve şaşırtmaya devam etmektedir.